Bütün fikirim Habilin yanında qalmışdı , göresen ne düşünür ? Fikiri nedir ? Bahara yaxınlaşmaqda meqsedi nedir ? Axı niye bele edir ? Beynimde suallar canlandıqca Habilin halı gözümün qarşısında canlanır . Habil Baharın aileli olduğunu bilmirdi . Belke de eşitseydi ki, Bahar ailelidir heyata barışacaqdı . Elimde elac olsaydı , bir an önce Habilin yaxasından tutub onu silkeleyerek mehebbet onu yuxusundan oyandırardım . - Eeyyy... Habil oyan ... artıq Bahar ere gedib ... Bahar artıq yüklüdür . Senin onu unutmamağın bele artıq günahdır ...
Meleykenin Eliye zenginden sonra Eli ile Aynur ve Aynurun qaynatası da Ulduzun 40 merasimine gelmişdiler . Meclisde her üçü hörmetle qarşılandı , gözü yaşlı meclis ehli matemle beraber sevinc de yaşayırdılar . Beş bacı iki yaşından itkin düşmüş qardaşlarına - Eliye qovuşmuşdular . - Hey Allahım heyy... şükürler olsun kavuşturan rabbime !- bu menzereni derin duyğular içerisinde izleyen Araz başını bulayıb Allaha şükürler edirdi: - Allah sen nelere qadırsen . Hardan alıb , harda qovuşdurmağı sen bilensen , harda qoparıb , harda birleşdirmek senin meslehetindir . Demek her tesadüfde bir sebeb varmış ! Demek Elinin doğma ailesine qovuşması bu uşaqların ayağındaymış . Demek onun bu uşaqlara bu qeder yaxın olması da bir qan bağı imiş ... Araz Eliyle yaxından tanış olub söhbet edirdiler . Eli onun kiçik dayısı oğlu idi . Hemişe ozunu yalqız ve kimsesiz sayan Araz geç de olsa qohumlarına qovuşmasından memunluq hissi keçirirdi . Artıq onun beş - altı dayısı uşaqları saysız hesabsız dayısı neveleri vardı . Bir yere toplasan böyük bir nesil idiler , Axşamdan here bir işle meşğul idi . Mağarın qabları yuyulub- temizlenir, silinib destelenir , sabahkı meclise hazırluq işleri gedirdi . Qadınlar aşbaza kömek edir ,sabahkı meclis üçün göy göyerti doğrayır , halva üçün umac ovurdu . Cavanlar mağar qurur ortalığı yığışdırırlar . Meclis sahibi kimi Meleyke özünü ora bura vurur, eyer- eskiye nezaret edirdi . İş yoldaşları Genceden Bakıya avtobus tutmuşdular . Böyük müellim kollektivi ve şeher ziyalıları Genceden Bakıya baş sağlığına gelecekdiler . Meclisde neyinse eskik olmasını istemirdi . Cünkü Gencede Meleykeni ele bele adam kimi tamımırdılar . Hem rehmetlik Eliyar kimi bir oğulun tanışı , en önemlisi ise keçmiş rayispalkomun bacısı qızı ve Habil Elesgerzade kimi alimin bacısı idi ... Bir meclise bele hazırlıqlar olması Elini caşdırmışdı . Bu yaşa gelmişdi heç bir cenaze evinde bele bir ağır meclis görmemişdi . Azerbaycanlı olsa da , Azerbaycan el adet - enenelerinden uzaq idi , görmemişdi . Qessabın doğradığı bir cöngenin parça etlerine, böyük mis qazanda qaynayan dovğaya, böyük meclis tiyanlarında hazırlanan halvaya baxıb Meleykeden çaşqınlığını gizletmirdi . - Yanı bu qeder yemekleri yeyecek qeder adam geler ? - He , hele sen ne görmüsen ? Ondan qorx ki, yemek catmaya . Bizim Qarabağ meclisleri ağır keçir .Tanıyan tanımayan , derdi olan olmayan , derdin götürüb derd evine geder . - Hmm... ne deyim vallah ... Bezen özüm özümden utanıram . - Niye ? - Azerbaycanlı olub ruslaşmağım üçün . - Burda utanılası heç ne yoxdu . Taleh hereni bir yere atıb - Bezen ... bilirsen ... qorxuram - Eli söze hardan başlayacağını bilmeden udquna udquna söhbete başladı . - Neden ?- Meleyke elinde sildiyi boşqabları saya saya ona baxdı . Kişi nese sözlü adama oxşayırdı . Ama nece başlayacağını bilmirdi . - Yanı , men sizin adetlerinizi bilmirem de ...deyek ki , emi oğlu , emiqızını, dayı oğlu , bibi qızını sevir , onlar evlene biler , yoxsa olmaz ? Meleyke elini beline qoyub dikeldi : - Ata sözü var deyir emi oğluyla emi qızının kebinini göyde melekler kesir . Niye evlenmir , evlene biler . - İndi deyek ki , sen menim emim oğlunun qızısan biz evlene bilerik ? Meleyke donub yerinde qaldı , gözleri Elinin gözlerine zillendi . Boğazı qurudu . Eliden bele şey gözlemirdi aralarında cox , lap cox yaş ferqi vardı. Belke zamanında uşağı olsaydı Meleykeyle tay tuş uşağı olardı . - Ay Meleyke , ay bala işimiz tökülüb qaldı gel görek ... Lalenin sesi onu özüne getirdi . Eli de dediyi sözden utanmışdı deyesen , yoxsa heyecandanmı nedense pörtmüşdü . Meleyke tez masanın üstündeki desmalları toplayıb qoltuğuna vurub Lalagilin yanına kecdi . - Ne şomutmusan kişinin yanında , hec ayıb deyil ? Camaat adama ne deyer ? Meleyke ne dese de Lale yene ağlına geldiyi kimi düşünecek , bilirdi. Odur ki , susdu ... Araz Ulduzun yeddisini yola verib evine geri dönmüşdi . Ailenin başına gelen hadiseleri Silayla bölüşdükçe bir yandan da atasına lenet oxuyurdu . - Ölenin arkadından konuşmazlar, Allah günahlarını ahv eylesin - deye Sila esebleşmiş erini sakitleldirneye çalışırdı - Bir de onu qiyametde görecem , bakalım halı nasıl olacak , onu merak ediyorum . Acaba bu kadar adamın ahını yüzerinden ata bilecekmi ? Eyer Allah onun kimi bir şerefsizi ahv edecekse o zaman ben Allaha karşı isyan ederim . - Tövbe estefüğullah . Euzubillahimineşşatanirracim Bismillahi rehmani rehim , elhemdüllahi rebbin alemin ... Tövbe haşa ... - Ne diyorsun sen Hanım ben ne konuştuğumu bilmiyormuyum sanki ? Ben onu ölene kadar , hatta öteki dünyada da ahv edemem. - Allah olduğu yerde sen kimsin ahv etmeyecek te , beğim ? Sila bu ailenin başına gelen heç bir olayları bilmirdi . Sadece kiçik yaşlarından Arazı nenesi saxladığını bilirdi . Daha bu nece olub , başlarına ne gelib , atası kimdir - bu barede heç neden xeberi yox idi . Bu neçe illerdir aralarında o qederböyük hörmet ve sayğı olmuş ki , heç bele şeylerle qan qaratmağı da lazım bilmeyibler de . Lakin, bu son iller Arazın ailesi ve qohumları ile görüşmesinden sonra onda baş veren eseb ve keyfsizlikden ziyade Sila da narahat olurdu . Onu sakitleşdirmeye calışırdı . Bezen onlardan söhbet ederken , Beşire esebleşen Araz bağırıb çağırar , Sila sakitce küsülü adamlar kimi hörğüsünü eline alıb , pişik kimi divanın bir küncüne qısılaraq elindeki hörgüyle başını qataraq Arazla danışmazdı . Araz da öz növbesinde esebleri keçen kimi xanımının könlün alar ondan üzür isterdi . Yene de bele günlerden biri idi . Sila erinin yene bağırıb çağıracağını görüb yene hörgüsünü eline alıb divanına qısıldı . Son zamanlar Araz çox esebi olmuşdu . Onu tanıya bilmirdi . Araz yene Silanin ondan incidiyini görüb bu defe hemişekinden tam ferqli - esebinin soymasını gözlemeden arvadının yanında oturdu . Elindeki hörgünü alıb kenara qoydu . Habil ile Baharın da başına gelenlerden sonra aile sirrini neçe illik ömür gün yoldaşına açmağı lazım bildi . Araz danışdıqca Silanın gözleri böyüyür , bir söz tapıb deye bilmeyende " Aman Allahım " deyerek kifayyetlenirdi . - Keçenlerde sokakada babasının arabasında görmüş cocuk , Baharı . Baharın arkasından koşmuş , kız onu görmüşmü görmemişmi bilmiyorum . Yol polisleri çoçuğu karakola götürmüşler . İsmayılla gidib qurtardıık onu . Cocuk resmen mahv olmuş . Onu iyi anlıyorum . Aynı şeyi ben kardeşimle yaşamışdım . Biz cabuk uyandık . Qulam babam uyanık idi . O olmasaydı Allah korusun biz de Habil ile Bahar kimi ne günahlara işletmiştik . - Ya , beğım bu çoçuk görmüyormu o kız onun kardeşi , bıraksın bu sonu olmayan aşkın peşini ! Hayatına baksın . Yapmasın böyle . İyi ki , başka başka şehirdeler . Yoksa her şey çok fena olurdu . - Aynen . Ben onunla konuşdum aynı olayları ben de kız kardeşimle yaşamışım dedim . Aynı duyğuları ben de yaşamışım dedim . Seni benden başka kimse anlayamaz dedim . İnanmadı . O sandı ki , ben onu avıutmak için söylüyorum . Zavallı cocuk . Sonra sarıldı bana önkür önkür ağladı . Açıldı bana . Ne yapacağını çoçuk şaşırdı artık. Araz qalxıb siqaretini yandurdı . - Çok şükür . Umarım bu ağlamak son olucak o bunu becerecek . Şuna inanıyorum . O çok güçlü bir oğlan . - İnşallah beğim inşallah . Dualarım hep onunla . - Beni şaşırtan neydi biliyormusun hanım ? Arabayın arkasından koştuğunda ben Baharın arkasından sevgilim kimi koşmamıştım , bacıma sahip durmak için koşmuştum dedi . - Umarım öyledir beyim . Bunun için onların biraz zamana ihtiyyacları vardır ... Araz Habilden Baharın nömresini alıb bir nece defe orda olanda ele Habilin yanında Bahara zeng etmişdi . Telefona kobud sesli qadın cavab verince danışmadan desteyi üstüne asmışdı . Nömre hele de Arazda dururdu . Türkiyeden de bir neçe defe zeng etse de Baharla elaqe saxlaya bilmemişdi . Sila da Arazın üstüne çok gedirdi . - Yapma Allah aşkına , beyim , bırak her şeyi akışına . Sen karışma . - Yapamıyorum işte . Babamın günahlarını temizlemek zorundayım . - Ya beyim , sen kaderi değişe bilirmisin . - Deyişemem , amma mutlaka bir şeyler yapmak için Allah beni bu işe görevlendirmiştir . Biliyorsun beni . Ben Allaha inançlı biriyim . Her şeyde bir nasip ararım . Allah bizi uçakda buluştırmuştu . Bu bir işaret idi . Bunu anlamamız lazım idi işte şeytan şaşırttı anlamadım . Belki daha önceden bu ailenin içerisinde olsaydım mühakak Allahın bana gönderdiyi bu işaretden bir şeyler anlardım . Napayım . Habili ve onun ailesini tanıyorum . Amma Baharı bilmiyorum . Bilmediğim için de elim kolum bağlı , bir şey yapamıyorum ...
Baharı xestexanadan çıxarıb evlerine apardılar . Her cuma axşamı evden toplanıb Xuramangile geder , yas merasimini yoluna qoyub geri dönerdiler . Cox vaxt Xuraman Baharın getmesini istemezdi , amma ne Mahmut ne de Sevil Baharı orda qalmağa qoymurdular . - Bilirsiniz Bahar xestedir , bura yas evidir gelen var , geden var herenin ağzı bir hava çalır . Uşaq esebleşmesin - deye Sevil ortalığa söz atırdı . - Bura bax ee Sevil !- Xuraman Sevili metbexde yanlayıb qolundan tutub önu künce sıxışdırdı . - Baharın neyin xestesi olduğunu sen de , men de yaxşı bilirik ! Çetin gününde men sene bacılıq edib Baharı lekeden , sizi biabırçılıqdan qurtardığım kimi bu yaralı günümüzde de sen mene bacılıq etmelisen ! Baharı burdan uzaqlaşdırmaqda fikirin nedir ? Bilirsen ki , istesen de bunu ede bilmeyeceksen ! - Ne danışırsan sen ? Men neyleye bilerem ki , Bahar menim uşağımdır ... - Suss ... Baharın senin qızın olmadığını biz de bilirik , ama bizden başqa heç kim bilmir düz deyil ? - Ne demek isteyirsen ? - Demek isteyirem ki , bu sirri camaat bilmemiş zehmet cek , Balaqardaşdan xahiş ele , Müzefferin ordaki mallarını qurtarsın ! - İndi bele oldu ? -Bes ne bilmişdin ? Yoxsa senin deli qızının qara qaşına , gözüne vurulmuşduq ? - Ay Allah , bu ne danışır ? - ne danışdığımı yaxşı bilirem Sevil , sen deyildin az Maştağa , Nardaran qalmamışdı molla axtarmırdın erinin dilin ağzın bağlayan , sen deyildin anormalını uşağıma sırıyan ? - Bunları menden cox sen isteyirdin ... - Men bilirdim niye isteyirdim . - Demek beke çıxır ki çayı keçene qeder ayıya dayı demek lazımmış ? - Ele sen de bizi ayı yerine qoymuşdun ! - Sevil , bilirsen ki , ne qeder bu sirr camaat içine yayılmayıb , Bahar sizi ailesi kimi qebul edecek . Vay o hala ki, bu sirr açıla . İnanın Baharı yanınızda bir deqiqe de saxlaya bilmezsiz . Eger bu sirr camaat içine yayılsa vayy, vayy dedi qodu ayaq tutub yeriyecek . Kimi bic deyecek kimi qe...nin uşağıdır deyecek . Bu da Mahmuda nece tesir edecek onu menden yaxşı bilirsen . Hele o haqq hesabda kişini tuta bilmirdiz , kişi çatlayırdı . O vaxt yastıladıq -yamadıq bu sirri ört basdır etdik . Kim ötr bastır eledi ? Men eledim . Men senin deli qızını döşüme çekdim arvad eledim . Her nazını çekdim , her deliliyine dözdüm . İndi zehmet çek qarnındakı nevenin xetrine qardaşına ağız aç ... Xuramanın dedikleri yeddi qatından keçmişdi . Vaxtında dua caduyla Mahmudun dilin ağzını bağlayaraq Baharı İlkine vermeyi indi toxmaq kimi başına qaxılırdı . O zaman Xuramanın planlarından xeberi yox idi . Xuramanın cenfeşanlığını İlkinin Bahara qarşı olan sevgisiyle elaqelendiridi . Demek ki , bu evlilik bir behaneymiş . - Guya o vaxt bu pilanı deseydi qebul etmeyecekdim ki ? Edecekdim , ele bir veziyyetdeydim ki , camaat içine çıxa bilmezdik , adımız sanımız vardı . Hele de Valehin şübhelerin qaldıra bilmirem ee ,- Öz özüne düşünerek götür qoy edirdi - Allah başıma kül qoyub menim , doğma balam da ele bilir ki , o da evladlıqdır . Gör, camaat ne düşüner o zaman . Uşağın beynin yeyecekler ki ,sen de Bahar kimi evladlıqsan . Uşaq bizden soyyacaq . Hele bu dedi qoduları Mahmud eşitse , vay- vaayy Allah sen saxla qiyamet qopacaq . Adına - sanına , şöhretine xelel gelecek . Deyecekler professor Mahmudun ... Eli qolu bağlı idi . Bütün kozur Xuramanın elinde idi . Xuraman bu sirri yayardısa onun yuvası tarimar olacaqdı . Valehin şübheleri qabaracaq , qonşular , dost tanışlar onları qınayacaq. Dedi qodu ayaq tutub yeriyecek , hüzuru qacacaqdır . Hele bu azmış kimi bir defe infarkt kecirmiş eri tekrar infarkt olacaqdı . Belke de öle bilerdi ...
... Habil Mobille tanış mekana geldi . Leblebi , pive sifariş edib etrafa göz gezdirdi . Hemişe Mobile balaca uşaq gözüyle baxan Habilin onun yanında canı darıxırdı . Bir adamla oturub derdleşmeye içib beynin dumanlandırmağa o qeder ehtiyyacı var idi ki . Mobille arasındakı yaş ferqi Habili ondan uzaq tuturdu . Tanış biliş de yox idi ki, bir söhbet edib , fikirini dağıdaydı . Piveden qurtumlayıb Mobile baxdı . - He noldu başla görek . - Niye geldik bura ? - Ele bele , biraz fikirimiz dağılsın . - Bilirsen men bele yerlerden uzağam . - Uşaqsan ona göre . - Ee besdir dee... Habil güldü : - Ele bil heç Moskvada yaşamamısan. - Moskvada yaşamağım menim bele yerlere alude olmağıma delaet etmir . - Ee yaxşı da , üreyim partlayır . Biraz oturub gederik - elini yuxarı qaldırdı . Qarson qız onlara yaxınlaşanda Habil : -Burda bir qadın işleyirdi . Sehv etmiremse adı Sevdaydı . - Hansı Sevda Habil Sevdanın terif etdi , qarson qız getdi , biraz qabaqda oturmuş qadınlardan birine yaxınlaşıb qulağına nese dedi . Qadın masadakılardan üzr isteyib onların masasına geldi ... - Ooo ... kimleri görürem kimleri ? - aradan yarım saat keçmiş Sevda görsendi . Semimi öpüşüb görüşmeden sonra Sevda Habilin yanında oturub qolunu onun boynuna salaraq Mobile baxdı . - Ele bildim meni unutmusan ? Necesen ? Onsuz da bayaqdan Habili tek qoymaq istemeyen , buranın abu havasından canı darlanan Mobil ayağa qalxdı. - Meni bağışlayın ... - Noldu ? - Deyesem men getmeliyem - deye gödekcesini geyindi . - Niye kı ? Tanış olmamısan hele ? Yaxşı qızlarımız var . Niqulya bura bax ! - deye Sevda qızlardan birini sesleyib ona el salladı - qeşey eylenersiz . Yeni gelib - gülüb ona göz vurdu - yeni xamdı... - Yox ... men getmeliyem . Buralar menlik deyil . - Ev de var isterseniz ... - Yox dedim - eyilib Habilin qulağına pıçıldadı : - Üstünde pul - para olmasın, ehtiyyatlı ol . - Narahat olma . - Çölde gözleyim ? - Men uşağam ? Bu ne hereketdir . Otur aşağı keyfine bax ... - Bilirsen ki , bele yerler menlik deyil - gülümsünüb elini yuxarı qaldırdı - size gözel eylenceler - deyib çıxdı . İsmayıl ile Meleyke Mobili tek görende ikisi de bir ağızdan - Habil hanı ?- dediler .
Bakının şiddetli küleyinde eylence merkezinin qarşısında İsmayılın maşını dayanmışdı , sabaha qeder bu ağsaqqal kişi ile Mobil maşından içerini gözetleyirdiler ... Sabaha yaxın alem bir birine deydi . Bir deste milis mekanı basanda İsmayıl dile geldi . - Dua ele qaça bilsin -deyib maşını işe saldı . - Nolub ki , dayı ? -Komendant saatıdır , hem de ablava . Biyabır olduq gör İsmayılın bacısı oğlu hardan cıxır ee.. menim alimime bax ee . - ismayıl esebleşib deyinirdi . - Kül menim başıma . Bu uşaq tamam zay oldu getdi . Bilirdim bele olacağını . Mekanı basacaqlarını bilirdim ele . - Ne dexli var axı , Habil burda yaşamır . - Hele ki, Azerbaycan vetendalıdır ... - Odur Habil ! - Mobil qefil elini mekana teref uzatdı . İsmayıl maşını işe saldı . - Birce götüre bilseydik ... maşını binanın yanındakı döngeye saldı . İşıqlarını söndürüb Mobile döndü . Ara qarışmamış get tut qolundan . Ele edin tam sakitlik olsun . Milisler duyux düşmesin . -Amma dayı ... - Qorxma! Eger ele bir şey olsa sen Rusiya vetandalşısan başların qat , men Habili aradan cıxardım . Mobil maşından enib mekana teref addımladı . Qapıdan bir deste qadın kişi qarışıq Habili de qabaqlarına qatıb milis maşınına teref apardılar . Deyesen gec qalmışdı . Dönüb dayısına baxdı . Dayısı ona herekete keçmesini işare ederek özi maşından enib Habile teref getdi . - Geceniz xeyir , yoldaş reis ! - rusca danışmağa başladı . - Teslim olun ! - Nolub niye ? - Çerenleme ellerini qaldır ! Mobil etrafına baxdı . Dayısı görünmürdü . Qolun dartıb milisin elinden çıxartmağa çalışdı . - Nolub axı , meni niye tutursuz ? Men burda qonağam Rusiya vetendaşıyam , siz qonağı bele qarşılayırsız ? Rusiya vetendaşı olduğunu eşiden milisler özlerini yığışdırdı . - Bu saatlar komendant saatıdır ve siz bu saatda şeherde neynirsiz ? - Bilirsiniz, biz rusiyada yaşayanlar Seher o başdan qaçışa çıxmağı sevirik . Saat 5 - e qalıb ve men bu saatda qaçışa çıxmışam . - Barda ? - Bu üst başla bara gelirler ? - nefesin milisin üzüne üfledi - görürsünüz ki, içkili de deyilem . Bara gelen içer . -Az danış , şöbede derdini deyersen - milisin biri onu iteleyib maşına salmaq istedi . Reis ona işare edib özü Mobilin yanına geldi . - Vetendaş senedlerinizi teqdim edin ! - Dedim axı qaçışa çıxmışam , üstümde senet yoxdur . Senedler evde . - Harda qalırsan ? - Sovetskide - Hmm , o zaman sizi şöbeye götürmelyem - Ne deyirem, aparın amma havayıdan maşında yer tutacam. Mendense onlardan birini aparsanız yaxşıdı -deye Mobil milis maşınının yanında qehqehe cekib gülen qıza oxşar oğlanlara işare eledi . - Ale , ay Kazım, ne deyirsen ? -reis yanındakı milise döndü . Sen bunu hellet ! İsmayılın maşını herekete keçmişdi, işıqları yanıb keçirdi . Bu o demek idi ki , mesele hell olunub . Maşın geri geri çekilib yola çıxmışdı artıq. Artıq getme zamanı idi . Kazım deyilen milis Mobile yaxınlaşıb: - Deyirem , belke bir xaş yeyek ? - Ne deyirem gedek yeyek de... - Ale , meni ele salırsan ? Vezife başındayıq . - Demirsiz xaş yeyek ? - Ə , sen ne dilbilmez uşaqsan ə -barmaqların bir birine sürtüb o- özümüz yeyerik . Teki elin cibinde olsun ! - Bes bayaqdan bele de de ... Eve gelenden here bir terefden Habilin üzünü danlayırdı . Amma nolsun içdiyi içkinin tesirinden qulaqları batmışdı, sanki . O ki , var yatmaq isteyirdi . Günortadan keçmiş yuxudan oyandı . Başı az qalırdı çatlasın . Sanki başının ortasına ağır bir şey qoymuşdular . Başın qaldıra bilmirdi yastıqdan . Axşam olanları xatırlayıdı . Sevdayla keçirdiyi gece eylenceli olsa da nedense ağladığını da xatırlyırdı . Hele onların masasına bir kişi de geldiyi yadında idi . Eyilib Sevdaya nese deyirdi , Sevda ona hirslenmişdi deyesen , neyese göre ona etiraz edidi . Habil Sevdaya kömek elemek istedi ama başın masaya qoyub yattı . Ondan sonra ne baş verib heç neden xeberi yox idi . Başın tutub ayağa qalxdı . Cibinden blaknotunu vereqledi . Nömrelerin içinde gözü Bahargilin nömresine sataşdı . Xatireler gözlerinde canlandı .Dalıb getdi. - Ay başımın belası , ne isteyirsen, el cek menden - deye hemin vereqi cırıb atdı . Belke eyni yazıya on defe baxdı , axır ki axtarıb Sevdagilin nömresini tapdı . Qapını açıb otağından çıxdı . Evde xeste qızdan başqa heç kim yox idi . Oda topları ile oynayırdı . - Necesen dayıqızı,oynayaq top top ? Qız başı ile " oynayaq" işareti edib topunu ona atdı . Qefil atılmış topa guya qorxubmuş kimi edib Habil özünü yere yıxınca o boyda qız sevincinden atılıb düşerek qeh qehe çekib ecaib sesler çıxardı . Habil onun dilini bilirdi . Axı nece illerdir bir yerde böyümüşdüler . Habil onun sevincini de bilirdi , qemini de . Ele bu vaxt qapı acıldı . Medine elinde çörek torbası içeri girdi . - He oyandın ? Sabahdan bir yatmısan ki ... - Dayımgil hara gedib yoxdular . - Bu gun Aynurgil gedirdiler axı . Onları yola salmağa getdiler . Men de yendim markete, cörek zad aldım . - Yaxşıkı varsan Medine xala . Sen olmasaydın bunan dayım neylerdi ?- Habil dayısı qızını ona gösterdi . - Eh ay bala , senin o rehmetlik anan mene ele bir yaxşılıqlar eleyib ki, onun etdiklerinin qarlısında bu nedir ki . Allah razı olsun dayından da. Çox duyğulanmışdı . İlk defeydi anası haqqında nese eşitmek iseyirdi . Arvadı stulda oturdub : - Medine xala , nolar anamdan mene danış . - Ne danışım ay bala? - Ne bilim, anam haqqında her şey bilmek isteyirem , atamla münasibetini , niye bir yere yovuşmadılar kı , onlar ? Birde Medine xala anam haqqında her şeyi bilmek isteyirem , nece deyim ee, en kiçik unudulmuş detayları . Daha ölüb gedib ,xeberi olmayacaq belke bizlerden saxladığı bir sirri vardı ? Medine cayı üstüne qoya qoya , iş göre göre Ulduzdan danışdıqca Habilin gözleri böyüyür, heyecanla anası haqqında danışılanları izleyirdi . Hec anasını bu qeder fedakar bilmemişdi . Hemişe oturub durub onu qınayırdı. Ele bilirdi ki atası Ulduzıu xeyanetde günahlandıraraq onları da atıb gedib . - Anamın bızden başqa uşağı olduğunu bilirdinmi ? - Ne ? Yox . Bu hardan çıxdı ? - He bir qızı var . - Bismillah . Burda olanda siz beşiniz idiz . Bu altıncı yeqin Balaqardaşdadır ? - Yox ... - Bes hardan çıxdı . - Guya burdan papanın yanına geden günü , papanın düşmanları evi basıbmış , anaya tecavüz edibmişler . Hemin gün Medinenin gözünün önünde canlandı . Hemin gun o Ulduzun ona tapşurdığı şeyleri alıb eve gelirdi . Binanın qarşısında bir deste tanımadığı adamlar var idi . Beşir de onların içinde idi . Besir el qolla nese danıır , kok , balacaboy kişinin yaxasından tutub onu silkeleyirdi . Medine aralıda olduğundan onların ne danışdığımı eşitmirdi . Addımlarını lengidib kenardan bu menzereni izleyırdi Medine . Ve nehayyet adamlar cıxıb getdiler . Beşir ise içeri keçdi . Normalda ulduzun evinin qapısı hemişe acıq olardı . Bu defe Medine qapını iteledi, qapı acılmayınca duruxub qaldı . Ağlına yüz cür fikir geldi ve ağlına gelen fikirden diksindi . Orda çox durmayıb öz evine keçdi . Bütün fikiri bağlı qapı arxasında qalmışdı . Qapının gözlüyünden asılı qalmışdı . Göresen qapı niye bağlıdır . Bes Ulduzla beşir içerine neyleyir ? Göresen o adamlar kim idi . Çox keçmedi ki , Beşir Medineni kömeye çağırdı . Medine içeri girende hamamdan koridora su dağılmış , yuyulmaqda olan paltarlar etrafa sepelenmişdi . Ulduz ise yataq otağında çarşafa bürünmüş cılpaq veziyyetdeydi . Yorğan döşek suyun içindeydi . Yataq otağı darmadağın idi . Ulduz özüne gelende Medineye yalvarışı Beşirin başını qatmağını demesi , haldan hala düşmesi eslinde Medinede şübhe yaratmışdı . Ama kimlerse onun evini basıb onu zorlayacağı ağlına gelmemişdi . Hemin gün Beşir de özünde deyildi . Medine Ulduz gedenden sonra Beşir üçün evinde gözel süfre qursa da, Beşirin çox sevdiyi içkileri masaya düzse de , hetta Beşirle yaxınlıq etmek istesede Beşir ona toxunmadan bele cıxıb getmişdi . - Bele cıxır ki , bu sirr Beşirle beraber qara torpağa gedib ?!
Medinenin Habile anası haqqında heqiqetleri danışmağı meni sevindirirdi . Bu çoxdan olmalı idi . Amma söz sözü çeker deyirler bu zamana qeder bele söhbet açılmamışdı ki, bu mövzular da danışıla ...