Gecikmiş bahar (42-ci bölüm)

Müəllif: Sweet Candy
Şərhlər: 1
Baxılıb: 2 726
Səs ver:
(səs: 0)
Bütün fikirim Habilin yanında qalmışdı , göresen ne düşünür ? Fikiri nedir ? Bahara yaxınlaşmaqda meqsedi nedir ? Axı niye bele edir ? Beynimde suallar canlandıqca Habilin halı gözümün qarşısında canlanır . Habil Baharın aileli olduğunu bilmirdi . Belke de eşitseydi ki, Bahar ailelidir heyata barışacaqdı . Elimde elac olsaydı , bir an önce Habilin yaxasından tutub onu silkeleyerek mehebbet onu yuxusundan oyandırardım .
- Eeyyy... Habil oyan ... artıq Bahar ere gedib ... Bahar artıq yüklüdür . Senin onu unutmamağın bele artıq günahdır ...

Meleykenin Eliye zenginden sonra Eli ile Aynur ve Aynurun qaynatası da Ulduzun 40 merasimine gelmişdiler . Meclisde her üçü hörmetle qarşılandı , gözü yaşlı meclis ehli matemle beraber sevinc de yaşayırdılar . Beş bacı iki yaşından itkin düşmüş qardaşlarına - Eliye qovuşmuşdular .
- Hey Allahım heyy... şükürler olsun kavuşturan rabbime !- bu menzereni derin duyğular içerisinde izleyen Araz başını bulayıb Allaha şükürler edirdi:
- Allah sen nelere qadırsen . Hardan alıb , harda qovuşdurmağı sen bilensen , harda qoparıb , harda birleşdirmek senin meslehetindir . Demek her tesadüfde bir sebeb varmış ! Demek Elinin doğma ailesine qovuşması bu uşaqların ayağındaymış . Demek onun bu uşaqlara bu qeder yaxın olması da bir qan bağı imiş ...
Araz Eliyle yaxından tanış olub söhbet edirdiler . Eli onun kiçik dayısı oğlu idi . Hemişe ozunu yalqız ve kimsesiz sayan Araz geç de olsa qohumlarına qovuşmasından memunluq hissi keçirirdi . Artıq onun beş - altı dayısı uşaqları saysız hesabsız dayısı neveleri vardı . Bir yere toplasan böyük bir nesil idiler ,
Axşamdan here bir işle meşğul idi . Mağarın qabları yuyulub- temizlenir, silinib destelenir , sabahkı meclise hazırluq işleri gedirdi . Qadınlar aşbaza kömek edir ,sabahkı meclis üçün göy göyerti doğrayır , halva üçün umac ovurdu . Cavanlar mağar qurur ortalığı yığışdırırlar .
Meclis sahibi kimi Meleyke özünü ora bura vurur, eyer- eskiye nezaret edirdi . İş yoldaşları Genceden Bakıya avtobus tutmuşdular . Böyük müellim kollektivi ve şeher ziyalıları Genceden Bakıya baş sağlığına gelecekdiler . Meclisde neyinse eskik olmasını istemirdi . Cünkü Gencede Meleykeni ele bele adam kimi tamımırdılar . Hem rehmetlik Eliyar kimi bir oğulun tanışı , en önemlisi ise keçmiş rayispalkomun bacısı qızı ve Habil Elesgerzade kimi alimin bacısı idi ...
Bir meclise bele hazırlıqlar olması Elini caşdırmışdı . Bu yaşa gelmişdi heç bir cenaze evinde bele bir ağır meclis görmemişdi . Azerbaycanlı olsa da , Azerbaycan el adet - enenelerinden uzaq idi , görmemişdi . Qessabın doğradığı bir cöngenin parça etlerine, böyük mis qazanda qaynayan dovğaya, böyük meclis tiyanlarında hazırlanan halvaya baxıb Meleykeden çaşqınlığını gizletmirdi .
- Yanı bu qeder yemekleri yeyecek qeder adam geler ?
- He , hele sen ne görmüsen ? Ondan qorx ki, yemek catmaya . Bizim Qarabağ meclisleri ağır keçir .Tanıyan tanımayan , derdi olan olmayan , derdin götürüb derd evine geder .
- Hmm... ne deyim vallah ... Bezen özüm özümden utanıram .
- Niye ?
- Azerbaycanlı olub ruslaşmağım üçün .
- Burda utanılası heç ne yoxdu . Taleh hereni bir yere atıb
- Bezen ... bilirsen ... qorxuram - Eli söze hardan başlayacağını bilmeden udquna udquna söhbete başladı .
- Neden ?- Meleyke elinde sildiyi boşqabları saya saya ona baxdı . Kişi nese sözlü adama oxşayırdı . Ama nece başlayacağını bilmirdi .
- Yanı , men sizin adetlerinizi bilmirem de ...deyek ki , emi oğlu , emiqızını, dayı oğlu , bibi qızını sevir , onlar evlene biler , yoxsa olmaz ?
Meleyke elini beline qoyub dikeldi :
- Ata sözü var deyir emi oğluyla emi qızının kebinini göyde melekler kesir . Niye evlenmir , evlene biler .
- İndi deyek ki , sen menim emim oğlunun qızısan biz evlene bilerik ?
Meleyke donub yerinde qaldı , gözleri Elinin gözlerine zillendi . Boğazı qurudu . Eliden bele şey gözlemirdi aralarında cox , lap cox yaş ferqi vardı. Belke zamanında uşağı olsaydı Meleykeyle tay tuş uşağı olardı .
- Ay Meleyke , ay bala işimiz tökülüb qaldı gel görek ...
Lalenin sesi onu özüne getirdi . Eli de dediyi sözden utanmışdı deyesen , yoxsa heyecandanmı nedense pörtmüşdü . Meleyke tez masanın üstündeki desmalları toplayıb qoltuğuna vurub Lalagilin yanına kecdi .
- Ne şomutmusan kişinin yanında , hec ayıb deyil ? Camaat adama ne deyer ?
Meleyke ne dese de Lale yene ağlına geldiyi kimi düşünecek , bilirdi. Odur ki , susdu ...
Araz Ulduzun yeddisini yola verib evine geri dönmüşdi . Ailenin başına gelen hadiseleri Silayla bölüşdükçe bir yandan da atasına lenet oxuyurdu .
- Ölenin arkadından konuşmazlar, Allah günahlarını ahv eylesin - deye Sila esebleşmiş erini sakitleldirneye çalışırdı
- Bir de onu qiyametde görecem , bakalım halı nasıl olacak , onu merak ediyorum . Acaba bu kadar adamın ahını yüzerinden ata bilecekmi ? Eyer Allah onun kimi bir şerefsizi ahv edecekse o zaman ben Allaha karşı isyan ederim .
- Tövbe estefüğullah . Euzubillahimineşşatanirracim
Bismillahi rehmani rehim , elhemdüllahi rebbin alemin ... Tövbe haşa ...
- Ne diyorsun sen Hanım ben ne konuştuğumu bilmiyormuyum sanki ? Ben onu ölene kadar , hatta öteki dünyada da ahv edemem.
- Allah olduğu yerde sen kimsin ahv etmeyecek te , beğim ?
Sila bu ailenin başına gelen heç bir olayları bilmirdi . Sadece kiçik yaşlarından Arazı nenesi saxladığını bilirdi . Daha bu nece olub , başlarına ne gelib , atası kimdir - bu barede heç neden xeberi yox idi . Bu neçe illerdir aralarında o qederböyük hörmet ve sayğı olmuş ki , heç bele şeylerle qan qaratmağı da lazım bilmeyibler de . Lakin, bu son iller Arazın ailesi ve qohumları ile görüşmesinden sonra onda baş veren eseb ve keyfsizlikden ziyade Sila da narahat olurdu . Onu sakitleşdirmeye calışırdı . Bezen onlardan söhbet ederken , Beşire esebleşen Araz bağırıb çağırar , Sila sakitce küsülü adamlar kimi hörğüsünü eline alıb , pişik kimi divanın bir küncüne qısılaraq elindeki hörgüyle başını qataraq Arazla danışmazdı . Araz da öz növbesinde esebleri keçen kimi xanımının könlün alar ondan üzür isterdi .
Yene de bele günlerden biri idi . Sila erinin yene bağırıb çağıracağını görüb yene hörgüsünü eline alıb divanına qısıldı . Son zamanlar Araz çox esebi olmuşdu . Onu tanıya bilmirdi . Araz yene Silanin ondan incidiyini görüb bu defe hemişekinden tam ferqli - esebinin soymasını gözlemeden arvadının yanında oturdu . Elindeki hörgünü alıb kenara qoydu . Habil ile Baharın da başına gelenlerden sonra aile sirrini neçe illik ömür gün yoldaşına açmağı lazım bildi .
Araz danışdıqca Silanın gözleri böyüyür , bir söz tapıb deye bilmeyende " Aman Allahım " deyerek kifayyetlenirdi .
- Keçenlerde sokakada babasının arabasında görmüş cocuk , Baharı . Baharın arkasından koşmuş , kız onu görmüşmü görmemişmi bilmiyorum . Yol polisleri çoçuğu karakola götürmüşler . İsmayılla gidib qurtardıık onu . Cocuk resmen mahv olmuş . Onu iyi anlıyorum . Aynı şeyi ben kardeşimle yaşamışdım . Biz cabuk uyandık . Qulam babam uyanık idi . O olmasaydı Allah korusun biz de Habil ile Bahar kimi ne günahlara işletmiştik .
- Ya , beğım bu çoçuk görmüyormu o kız onun kardeşi , bıraksın bu sonu olmayan aşkın peşini ! Hayatına baksın . Yapmasın böyle . İyi ki , başka başka şehirdeler . Yoksa her şey çok fena olurdu .
- Aynen . Ben onunla konuşdum aynı olayları ben de kız kardeşimle yaşamışım dedim . Aynı duyğuları ben de yaşamışım dedim . Seni benden başka kimse anlayamaz dedim . İnanmadı . O sandı ki , ben onu avıutmak için söylüyorum . Zavallı cocuk . Sonra sarıldı bana önkür önkür ağladı . Açıldı bana . Ne yapacağını çoçuk şaşırdı artık.
Araz qalxıb siqaretini yandurdı .
- Çok şükür . Umarım bu ağlamak son olucak o bunu becerecek . Şuna inanıyorum . O çok güçlü bir oğlan .
- İnşallah beğim inşallah . Dualarım hep onunla .
- Beni şaşırtan neydi biliyormusun hanım ? Arabayın arkasından koştuğunda ben Baharın arkasından sevgilim kimi koşmamıştım , bacıma sahip durmak için koşmuştum dedi .
- Umarım öyledir beyim . Bunun için onların biraz zamana ihtiyyacları vardır ...
Araz Habilden Baharın nömresini alıb bir nece defe orda olanda ele Habilin yanında Bahara zeng etmişdi . Telefona kobud sesli qadın cavab verince danışmadan desteyi üstüne asmışdı . Nömre hele de Arazda dururdu . Türkiyeden de bir neçe defe zeng etse de Baharla elaqe saxlaya bilmemişdi . Sila da Arazın üstüne çok gedirdi .
- Yapma Allah aşkına , beyim , bırak her şeyi akışına . Sen karışma .
- Yapamıyorum işte . Babamın günahlarını temizlemek zorundayım .
- Ya beyim , sen kaderi değişe bilirmisin .
- Deyişemem , amma mutlaka bir şeyler yapmak için Allah beni bu işe görevlendirmiştir . Biliyorsun beni . Ben Allaha inançlı biriyim . Her şeyde bir nasip ararım . Allah bizi uçakda buluştırmuştu . Bu bir işaret idi . Bunu anlamamız lazım idi işte şeytan şaşırttı anlamadım . Belki daha önceden bu ailenin içerisinde olsaydım mühakak Allahın bana gönderdiyi bu işaretden bir şeyler anlardım . Napayım . Habili ve onun ailesini tanıyorum . Amma Baharı bilmiyorum . Bilmediğim için de elim kolum bağlı , bir şey yapamıyorum ...

Baharı xestexanadan çıxarıb evlerine apardılar . Her cuma axşamı evden toplanıb Xuramangile geder , yas merasimini yoluna qoyub geri dönerdiler . Cox vaxt Xuraman Baharın getmesini istemezdi , amma ne Mahmut ne de Sevil Baharı orda qalmağa qoymurdular .
- Bilirsiniz Bahar xestedir , bura yas evidir gelen var , geden var herenin ağzı bir hava çalır . Uşaq esebleşmesin - deye Sevil ortalığa söz atırdı .
- Bura bax ee Sevil !- Xuraman Sevili metbexde yanlayıb qolundan tutub önu künce sıxışdırdı .
- Baharın neyin xestesi olduğunu sen de , men de yaxşı bilirik ! Çetin gününde men sene bacılıq edib Baharı lekeden , sizi biabırçılıqdan qurtardığım kimi bu yaralı günümüzde de sen mene bacılıq etmelisen ! Baharı burdan uzaqlaşdırmaqda fikirin nedir ? Bilirsen ki , istesen de bunu ede bilmeyeceksen !
- Ne danışırsan sen ? Men neyleye bilerem ki , Bahar menim uşağımdır ...
- Suss ... Baharın senin qızın olmadığını biz de bilirik , ama bizden başqa heç kim bilmir düz deyil ?
- Ne demek isteyirsen ?
- Demek isteyirem ki , bu sirri camaat bilmemiş zehmet cek , Balaqardaşdan xahiş ele , Müzefferin ordaki mallarını qurtarsın !
- İndi bele oldu ?
-Bes ne bilmişdin ? Yoxsa senin deli qızının qara qaşına , gözüne vurulmuşduq ?
- Ay Allah , bu ne danışır ?
- ne danışdığımı yaxşı bilirem Sevil , sen deyildin az Maştağa , Nardaran qalmamışdı molla axtarmırdın erinin dilin ağzın bağlayan , sen deyildin anormalını uşağıma sırıyan ?
- Bunları menden cox sen isteyirdin ...
- Men bilirdim niye isteyirdim .
- Demek beke çıxır ki çayı keçene qeder ayıya dayı demek lazımmış ?
- Ele sen de bizi ayı yerine qoymuşdun !
- Sevil , bilirsen ki , ne qeder bu sirr camaat içine yayılmayıb , Bahar sizi ailesi kimi qebul edecek . Vay o hala ki, bu sirr açıla . İnanın Baharı yanınızda bir deqiqe de saxlaya bilmezsiz . Eger bu sirr camaat içine yayılsa vayy, vayy dedi qodu ayaq tutub yeriyecek . Kimi bic deyecek kimi qe...nin uşağıdır deyecek . Bu da Mahmuda nece tesir edecek onu menden yaxşı bilirsen . Hele o haqq hesabda kişini tuta bilmirdiz , kişi çatlayırdı . O vaxt yastıladıq -yamadıq bu sirri ört basdır etdik . Kim ötr bastır eledi ? Men eledim . Men senin deli qızını döşüme çekdim arvad eledim . Her nazını çekdim , her deliliyine dözdüm . İndi zehmet çek qarnındakı nevenin xetrine qardaşına ağız aç ...
Xuramanın dedikleri yeddi qatından keçmişdi . Vaxtında dua caduyla Mahmudun dilin ağzını bağlayaraq Baharı İlkine vermeyi indi toxmaq kimi başına qaxılırdı . O zaman Xuramanın planlarından xeberi yox idi . Xuramanın cenfeşanlığını İlkinin Bahara qarşı olan sevgisiyle elaqelendiridi . Demek ki , bu evlilik bir behaneymiş .
- Guya o vaxt bu pilanı deseydi qebul etmeyecekdim ki ? Edecekdim , ele bir veziyyetdeydim ki , camaat içine çıxa bilmezdik , adımız sanımız vardı . Hele de Valehin şübhelerin qaldıra bilmirem ee ,- Öz özüne düşünerek götür qoy edirdi - Allah başıma kül qoyub menim , doğma balam da ele bilir ki , o da evladlıqdır . Gör, camaat ne düşüner o zaman . Uşağın beynin yeyecekler ki ,sen de Bahar kimi evladlıqsan . Uşaq bizden soyyacaq . Hele bu dedi qoduları Mahmud eşitse , vay- vaayy Allah sen saxla qiyamet qopacaq . Adına - sanına , şöhretine xelel gelecek . Deyecekler professor Mahmudun ...
Eli qolu bağlı idi . Bütün kozur Xuramanın elinde idi . Xuraman bu sirri yayardısa onun yuvası tarimar olacaqdı . Valehin şübheleri qabaracaq , qonşular , dost tanışlar onları qınayacaq. Dedi qodu ayaq tutub yeriyecek , hüzuru qacacaqdır . Hele bu azmış kimi bir defe infarkt kecirmiş eri tekrar infarkt olacaqdı . Belke de öle bilerdi ...

... Habil Mobille tanış mekana geldi . Leblebi , pive sifariş edib etrafa göz gezdirdi . Hemişe Mobile balaca uşaq gözüyle baxan Habilin onun yanında canı darıxırdı . Bir adamla oturub derdleşmeye içib beynin dumanlandırmağa o qeder ehtiyyacı var idi ki . Mobille arasındakı yaş ferqi Habili ondan uzaq tuturdu . Tanış biliş de yox idi ki, bir söhbet edib , fikirini dağıdaydı . Piveden qurtumlayıb Mobile baxdı .
- He noldu başla görek .
- Niye geldik bura ?
- Ele bele , biraz fikirimiz dağılsın .
- Bilirsen men bele yerlerden uzağam .
- Uşaqsan ona göre .
- Ee besdir dee...
Habil güldü :
- Ele bil heç Moskvada yaşamamısan.
- Moskvada yaşamağım menim bele yerlere alude olmağıma delaet etmir .
- Ee yaxşı da , üreyim partlayır . Biraz oturub gederik - elini yuxarı qaldırdı . Qarson qız onlara yaxınlaşanda Habil :
-Burda bir qadın işleyirdi . Sehv etmiremse adı Sevdaydı .
- Hansı Sevda
Habil Sevdanın terif etdi , qarson qız getdi , biraz qabaqda oturmuş qadınlardan birine yaxınlaşıb qulağına nese dedi . Qadın masadakılardan üzr isteyib onların masasına geldi ...
- Ooo ... kimleri görürem kimleri ? - aradan yarım saat keçmiş Sevda görsendi . Semimi öpüşüb görüşmeden sonra Sevda Habilin yanında oturub qolunu onun boynuna salaraq Mobile baxdı .
- Ele bildim meni unutmusan ? Necesen ?
Onsuz da bayaqdan Habili tek qoymaq istemeyen , buranın abu havasından canı darlanan Mobil ayağa qalxdı.
- Meni bağışlayın ...
- Noldu ?
- Deyesem men getmeliyem - deye gödekcesini geyindi .
- Niye kı ? Tanış olmamısan hele ? Yaxşı qızlarımız var . Niqulya bura bax ! - deye Sevda qızlardan birini sesleyib ona el salladı - qeşey eylenersiz . Yeni gelib - gülüb ona göz vurdu - yeni xamdı...
- Yox ... men getmeliyem . Buralar menlik deyil .
- Ev de var isterseniz ...
- Yox dedim - eyilib Habilin qulağına pıçıldadı :
- Üstünde pul - para olmasın, ehtiyyatlı ol .
- Narahat olma .
- Çölde gözleyim ?
- Men uşağam ? Bu ne hereketdir . Otur aşağı keyfine bax ...
- Bilirsen ki , bele yerler menlik deyil - gülümsünüb elini yuxarı qaldırdı - size gözel eylenceler - deyib çıxdı .
İsmayıl ile Meleyke Mobili tek görende ikisi de bir ağızdan
- Habil hanı ?- dediler .

Bakının şiddetli küleyinde eylence merkezinin qarşısında İsmayılın maşını dayanmışdı , sabaha qeder bu ağsaqqal kişi ile Mobil maşından içerini gözetleyirdiler ...
Sabaha yaxın alem bir birine deydi . Bir deste milis mekanı basanda İsmayıl dile geldi .
- Dua ele qaça bilsin -deyib maşını işe saldı .
- Nolub ki , dayı ?
-Komendant saatıdır , hem de ablava . Biyabır olduq gör İsmayılın bacısı oğlu hardan cıxır ee.. menim alimime bax ee . - ismayıl esebleşib deyinirdi .
- Kül menim başıma . Bu uşaq tamam zay oldu getdi . Bilirdim bele olacağını . Mekanı basacaqlarını bilirdim ele .
- Ne dexli var axı , Habil burda yaşamır .
- Hele ki, Azerbaycan vetendalıdır ...
- Odur Habil ! - Mobil qefil elini mekana teref uzatdı .
İsmayıl maşını işe saldı .
- Birce götüre bilseydik ... maşını binanın yanındakı döngeye saldı . İşıqlarını söndürüb Mobile döndü . Ara qarışmamış get tut qolundan . Ele edin tam sakitlik olsun . Milisler duyux düşmesin .
-Amma dayı ...
- Qorxma! Eger ele bir şey olsa sen Rusiya vetandalşısan başların qat , men Habili aradan cıxardım .
Mobil maşından enib mekana teref addımladı . Qapıdan bir deste qadın kişi qarışıq Habili de qabaqlarına qatıb milis maşınına teref apardılar . Deyesen gec qalmışdı . Dönüb dayısına baxdı . Dayısı ona herekete keçmesini işare ederek özi maşından enib Habile teref getdi .
- Geceniz xeyir , yoldaş reis ! - rusca danışmağa başladı .
- Teslim olun !
- Nolub niye ?
- Çerenleme ellerini qaldır !
Mobil etrafına baxdı . Dayısı görünmürdü . Qolun dartıb milisin elinden çıxartmağa çalışdı .
- Nolub axı , meni niye tutursuz ? Men burda qonağam Rusiya vetendaşıyam , siz qonağı bele qarşılayırsız ? Rusiya vetendaşı olduğunu eşiden milisler özlerini yığışdırdı .
- Bu saatlar komendant saatıdır ve siz bu saatda şeherde neynirsiz ?
- Bilirsiniz, biz rusiyada yaşayanlar Seher o başdan qaçışa çıxmağı sevirik . Saat 5 - e qalıb ve men bu saatda qaçışa çıxmışam .
- Barda ?
- Bu üst başla bara gelirler ? - nefesin milisin üzüne üfledi - görürsünüz ki, içkili de deyilem . Bara gelen içer .
-Az danış , şöbede derdini deyersen - milisin biri onu iteleyib maşına salmaq istedi . Reis ona işare edib özü Mobilin yanına geldi .
- Vetendaş senedlerinizi teqdim edin !
- Dedim axı qaçışa çıxmışam , üstümde senet yoxdur . Senedler evde .
- Harda qalırsan ?
- Sovetskide
- Hmm , o zaman sizi şöbeye götürmelyem
- Ne deyirem, aparın amma havayıdan maşında yer tutacam. Mendense onlardan birini aparsanız yaxşıdı -deye Mobil milis maşınının yanında qehqehe cekib gülen qıza oxşar oğlanlara işare eledi .
- Ale , ay Kazım, ne deyirsen ? -reis yanındakı milise döndü . Sen bunu hellet !
İsmayılın maşını herekete keçmişdi, işıqları yanıb keçirdi . Bu o demek idi ki , mesele hell olunub . Maşın geri geri çekilib yola çıxmışdı artıq. Artıq getme zamanı idi .
Kazım deyilen milis Mobile yaxınlaşıb:
- Deyirem , belke bir xaş yeyek ?
- Ne deyirem gedek yeyek de...
- Ale , meni ele salırsan ? Vezife başındayıq .
- Demirsiz xaş yeyek ?
- Ə , sen ne dilbilmez uşaqsan ə -barmaqların bir birine sürtüb o- özümüz yeyerik . Teki elin cibinde olsun !
- Bes bayaqdan bele de de ...
Eve gelenden here bir terefden Habilin üzünü danlayırdı . Amma nolsun içdiyi içkinin tesirinden qulaqları batmışdı, sanki . O ki , var yatmaq isteyirdi .
Günortadan keçmiş yuxudan oyandı . Başı az qalırdı çatlasın . Sanki başının ortasına ağır bir şey qoymuşdular . Başın qaldıra bilmirdi yastıqdan . Axşam olanları xatırlayıdı . Sevdayla keçirdiyi gece eylenceli olsa da nedense ağladığını da xatırlyırdı . Hele onların masasına bir kişi de geldiyi yadında idi . Eyilib Sevdaya nese deyirdi , Sevda ona hirslenmişdi deyesen , neyese göre ona etiraz edidi . Habil Sevdaya kömek elemek istedi ama başın masaya qoyub yattı . Ondan sonra ne baş verib heç neden xeberi yox idi .
Başın tutub ayağa qalxdı . Cibinden blaknotunu vereqledi . Nömrelerin içinde gözü Bahargilin nömresine sataşdı . Xatireler gözlerinde canlandı .Dalıb getdi.
- Ay başımın belası , ne isteyirsen, el cek menden - deye hemin vereqi cırıb atdı . Belke eyni yazıya on defe baxdı , axır ki axtarıb Sevdagilin nömresini tapdı . Qapını açıb otağından çıxdı . Evde xeste qızdan başqa heç kim yox idi . Oda topları ile oynayırdı .
- Necesen dayıqızı,oynayaq top top ?
Qız başı ile " oynayaq" işareti edib topunu ona atdı . Qefil atılmış topa guya qorxubmuş kimi edib Habil özünü yere yıxınca o boyda qız sevincinden atılıb düşerek qeh qehe çekib ecaib sesler çıxardı . Habil onun dilini bilirdi . Axı nece illerdir bir yerde böyümüşdüler . Habil onun sevincini de bilirdi , qemini de .
Ele bu vaxt qapı acıldı . Medine elinde çörek torbası içeri girdi .
- He oyandın ? Sabahdan bir yatmısan ki ...
- Dayımgil hara gedib yoxdular .
- Bu gun Aynurgil gedirdiler axı . Onları yola salmağa getdiler . Men de yendim markete, cörek zad aldım .
- Yaxşıkı varsan Medine xala . Sen olmasaydın bunan dayım neylerdi ?- Habil dayısı qızını ona gösterdi .
- Eh ay bala , senin o rehmetlik anan mene ele bir yaxşılıqlar eleyib ki, onun etdiklerinin qarlısında bu nedir ki . Allah razı olsun dayından da.
Çox duyğulanmışdı . İlk defeydi anası haqqında nese eşitmek iseyirdi . Arvadı stulda oturdub :
- Medine xala , nolar anamdan mene danış .
- Ne danışım ay bala?
- Ne bilim, anam haqqında her şey bilmek isteyirem , atamla münasibetini , niye bir yere yovuşmadılar kı , onlar ? Birde Medine xala anam haqqında her şeyi bilmek isteyirem , nece deyim ee, en kiçik unudulmuş detayları . Daha ölüb gedib ,xeberi olmayacaq belke bizlerden saxladığı bir sirri vardı ?
Medine cayı üstüne qoya qoya , iş göre göre Ulduzdan danışdıqca Habilin gözleri böyüyür, heyecanla anası haqqında danışılanları izleyirdi . Hec anasını bu qeder fedakar bilmemişdi . Hemişe oturub durub onu qınayırdı. Ele bilirdi ki atası Ulduzıu xeyanetde günahlandıraraq onları da atıb gedib .
- Anamın bızden başqa uşağı olduğunu bilirdinmi ?
- Ne ? Yox . Bu hardan çıxdı ?
- He bir qızı var .
- Bismillah . Burda olanda siz beşiniz idiz . Bu altıncı yeqin Balaqardaşdadır ?
- Yox ...
- Bes hardan çıxdı .
- Guya burdan papanın yanına geden günü , papanın düşmanları evi basıbmış , anaya tecavüz edibmişler .
Hemin gün Medinenin gözünün önünde canlandı .
Hemin gun o Ulduzun ona tapşurdığı şeyleri alıb eve gelirdi . Binanın qarşısında bir deste tanımadığı adamlar var idi . Beşir de onların içinde idi . Besir el qolla nese danıır , kok , balacaboy kişinin yaxasından tutub onu silkeleyirdi . Medine aralıda olduğundan onların ne danışdığımı eşitmirdi . Addımlarını lengidib kenardan bu menzereni izleyırdi Medine . Ve nehayyet adamlar cıxıb getdiler . Beşir ise içeri keçdi . Normalda ulduzun evinin qapısı hemişe acıq olardı . Bu defe Medine qapını iteledi, qapı acılmayınca duruxub qaldı . Ağlına yüz cür fikir geldi ve ağlına gelen fikirden diksindi . Orda çox durmayıb öz evine keçdi . Bütün fikiri bağlı qapı arxasında qalmışdı . Qapının gözlüyünden asılı qalmışdı . Göresen qapı niye bağlıdır . Bes Ulduzla beşir içerine neyleyir ? Göresen o adamlar kim idi .
Çox keçmedi ki , Beşir Medineni kömeye çağırdı . Medine içeri girende hamamdan koridora su dağılmış , yuyulmaqda olan paltarlar etrafa sepelenmişdi . Ulduz ise yataq otağında çarşafa bürünmüş cılpaq veziyyetdeydi . Yorğan döşek suyun içindeydi . Yataq otağı darmadağın idi .
Ulduz özüne gelende Medineye yalvarışı Beşirin başını qatmağını demesi , haldan hala düşmesi eslinde Medinede şübhe yaratmışdı . Ama kimlerse onun evini basıb onu zorlayacağı ağlına gelmemişdi . Hemin gün Beşir de özünde deyildi . Medine Ulduz gedenden sonra Beşir üçün evinde gözel süfre qursa da, Beşirin çox sevdiyi içkileri masaya düzse de , hetta Beşirle yaxınlıq etmek istesede Beşir ona toxunmadan bele cıxıb getmişdi .
- Bele cıxır ki , bu sirr Beşirle beraber qara torpağa gedib ?!

Medinenin Habile anası haqqında heqiqetleri danışmağı meni sevindirirdi . Bu çoxdan olmalı idi . Amma söz sözü çeker deyirler bu zamana qeder bele söhbet açılmamışdı ki, bu mövzular da danışıla ...

Yazar: Feride Acarakçay (real hekayə)
(səs: 0)
Şərhlər: 1
Baxılıb: 2 726
Geriyə
Hörmətli Qonaq, saytda şərhləri oxumaq, şərh yazmaq, xəbər göndərmək üçün QEYDİYYATDAN keçməyiniz lazımdır.

İnformasiya

Qonaq qrupunda olanlar istifadəçilər bu xəbərə şərh əlavə edə bilməz.
Bölümlü Hekayələr

Müzakirələr

Bürclərlə BİZ

Xəbər lenti

Astrologiya

Qadın testləri